Ehmet ağa ile Fadık bibi bir göz damda yaşıyorlardı. 10 çocukları olmuş, üçü mefat etmiş, yedisi amanatı gezdiriyordu. Damın duvarları kerpiç, sıvası topraktandı. Üstü akmasın diye hemite toprağı seriliydi. İçi kireç ile badanalanmıştı. Orta mağ sağlam olsun, dam kepmesin diye mazı ağacındandı. Evin bir köşesinde cağlak, bir köşesinde gusülhane (Banyo) bir köşesinde puvara vardı. Duvara mık çakılmıştı. Çakılan mıklara, sarat, halbur, elek, ekmek takdası asılıydı. Gaz lambası mağda asılıydı, lambanın camı is olmuş, kararmış, zehmeri buludu gibi oluğudu. Lamba yanıyor ışıtmıyordu. Mağın Lamba camının üst tarafına gelen kısmı isten gararmıştı. Puvarada yanan esga ipil ipil ediyor daha çok ışıtıyordu.
Fadık Bibi lambanın camını görünce hışardı
—- Anşa, Fadıma, Iraaaz, lambanın camını niye yumadınız gıııız diye zavırladı gızları emme, aldırış eden olmadı.
Bir daha çığırdı gene aldırış eden olmadı,
Cağlaktan kakdı, bir de baktı ki gızlar yataklarında tırlaya galmışlar.
Memmet, Iramazan, İrecep de tırlaya galmış, bir idiriz uyanık galmış.
Bunnarı görünce indirdi. Herife döndü.
—- Sabıları çok mu yoruyok ne dedi.
Ehmet Ağa
—- çalışmayıp da muhanete möhteç mi olsunlar dedi.
Fadık bibi
—- Ne bilim, Şafanan kakdılarıdı, Malınan, davarınan, Avarlınan uğraşıp yoruldu sabılar. Icık geç mi uyandırsak dedi.
Ehmet Ağa
—- İş de zabahınan, aş da zabahınan, çalışan gazanır, yan gelip yatan gaybeder, muhanete möhteç olur dedi.
Fadık bibi
—- Bu gadarı da fazla mı neci dedi
Ehmet ağa
—- Yok avrat fazla diyal, ufaken nasıl bellerlerse öyle geder. Çalışkanlığı bellesinler. Çalışkan olsunlar.
Gazi paşa “ Türk Milleti zekidir, Türk Milleti Çalışkandır” diye boşa mı dedi
“Köylü Milletin efendisidir” diye boşuna mı dedi.
1913 yılında Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleriyle yaşadığı fikir ayrılıkları sebebiyle, Enver Paşa tarafından Sofya’ya askeri ataşe olarak gönderilir.
Bulgaristan henüz 5 yıllık bir ülkedir.
Bir pastahane vardır Sofya’da. Diplomatik erkan genel olarak o pastahane de kahvaltı yapmaktadır. Atatürk de orada yapar kahvaltısını.
Bir sabah bir köylü girer pastahaneye.
Bohçası vardır yanında, bırakır bir masanın yanına, oturur.
Bir garson gelir, köylü süt ve kek ister.
Garson ise köylünün pastahaneden ayrılmasını ister.
İtiraz eder köylü.
Birkaç garson daha gelip tekrarlarlar dışarı çıkmasını.
Köylü öfkelenir ve bağırmaya başlar.
“Senin sattığın sütü ben üretiyorum. Senin sattığın pasta, börek, çöreğin ununu ben üretiyorum. Peynirini, yoğurdunu ben üretip veriyorum. Pastahaneye koyduğun meyveyi ben üretiyorum ve sen benim ürettiklerimi bana vermiyorsun öyle mi?Hayır çıkmıyorum ve kahvaltımı burada yapacağım!” der..
Herkes suspus olur.
Köylünün istedikleri masasına gelir, kahvaltısını yapar ve bir miktar parayı masaya fırlatarak çıkar ve gider.
Tüm her şeyi izleyen Mustafa Kemal, küçük kareli not defterine şu notu düşer. “Bir gün benim köylüm de bu köylü gibi olursa millet olduk demektir.”. Ve ekler:
” KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR”.
Bundan gayri
“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” demiş.
Bunnarı boşuna demedi.
Asger iken yenemediği ordu galmadı. Vatanımızı işgalden gurtardı
Devletimizi gurdu.
15 senede yokluğun, gıtlığın içinde 48 fabrika açdı.
4000 kitap okudu, 9 kitap yazdı.
Böyle çalışgan dahi bir adam dünyaya bir daha gelir mi bilmem.
Biz de çok çalışmalıyık. İşleyen demir ışılar. Çocuklar da biz de çok çalışmalıyık dedi.
Bak çalışıyok deyi her bir şeyimizi gazanıyok. Taze yağ, peynir, çökelik, ayran, un, bulgur, Avarlık… Her bir şeyi üretiyok dedi. Gazi paşa bu yüzden KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR diyor.
Haklısın herif dedi Fadık Bibi
Sonra İdirizin sesi duyuldu, “ Böyünce gazi paşa olacam” Sonra da yatakda tırlaya galdı. Fadık Bibi üstünü örttü…….
MUHSİN ÖZKALE’ ye teşekkür ederiz.
Saygılarımızla
Kadirlili.com