Cığcık Köyü Dokuz Bozdoğan köylerinden en kalabalık olanıdır. Adı da bu nedenle yerel Türkçe ağızda kalabalık anlamına gelen CIĞCIK’tır. Bozdoğanların Oğuzların IĞDIR boyundan geldiğini söyleyen de vardır. Ancak genel kanı AVŞAR oldukları yönündedir. Dokuz Bozdoğan Köyleri Özbekistan’ın Doğusu Kazakistan’ın batısında bulunan Savran / Sağanak şehrinden gelmiştir. Aşiret Anadolu’ya önce Azerbaycan sonra Iğdır- Kars daha sonra Kayseri Uzun Yayla’da ayrılıp bir kısmı Aydın ili BOZDOĞAN kazasına gelmiş ve orayı kurmuşlardır. Dokuz Bozdoğanlar Göksun yoluyla kışlaklara inmişlerdir. Bu yol yüzlerce yıllık göç yoludur. Eskilerde Dokuz Bozdoğan Köyleri birleşip birlikte yaylaya çıkarlardı. Yaylada AYDINLI dedikleri Yörükleri görürlerdi. Bu yörükler aslen onların akrabası olan Aydın Bozdoğanlarıydı. 1380-1469 yılları arasında Erbil, Nahcivan, Tebriz, Erzurum, Erciş, Musul bölgesinde devlet kuran, Karakoyunlu Devletini oluşturan; Oymak ve Obalar: Kurucu Karakoyunlular ile Avşar, Döğer, Yazır, Yiva, Oğuz Boyları ve ayrıca Baran, Baharlı, Hacılı, Bozdoğan ve Karahanlı oymaklarına mensup cemaatlaridir. 16. Yy dan beri Çukurova’da varlığı hissedilen Bozdoğan aşireti 1860 lardaki Firka-i Islahı ile yaylaları olan Göksun yolu ve Kışlakları olan Ceyhan nehri kenarına zorunlu iskân yapılmak istenmiştir. Bozdoğan beyleri Osmanlı idaresiyle bu nedenle kavgalıdır. KOVGUN dönemi olarak adlandırılan dövüşler başlamıştır. Sonuç itibarıyla Bozdoğanlara mevcut yerde iskân zorunlu hale gelmiştir. Dokuz Bozdoğan Köyleri bu suretle Kışlak yerleri zorunlu olmak üzere kurulmuştur. Ceyhan’ın kuzeyinde Hemite, Endel, Bozkuyu, Cığcık, Bahçe, Kırmacılı bu aşiretin köyleridir. Aşiretin bey ailesinden ayrılanlar ‘Ganiağalar’ adıyla Cığcık köyünde bir mahalle kurar. Bozkuyu köyleride Cığcık köyüyle çok yakın olup akrabalık bağları da kuvvetlidir.
Dokuz Bozdoğan Köylerinin merkezi Kerimlidir. Kerimoğlu dönemin en ünlü Boy beğidir. Hala arşivlerde bu köylerin kütüğü Kerimli köyüne aittir. Köylerin hepsi köken olarak birbirine akrabadır. Kırmıtlı, Endel, Bozkuyu, Köyyeri, Aleybağ, Bahçe, Misis, Kürkçüler, Yüreğir, Zeytinbeli, Yemişli, Menemenciler Aşiretin dağıtıldığı ya da göç edildiği yerler olarak söylenebilir. Kerimoğlu soyundan bey ailesinden gelen Tahir Beyler de Ayas yakınlarındaki Zeytinbeli’ne yerleşir. Aşiretin ana kolundan olan Köseli ve Karaömerliler Sunbas suyu kıyısına yakın yerlere kendi isimleri ile yerleşir. Kütüklü adını taşıyanlar Kozan yöresinde köy kurar. Menemenci ve Tekeli adı verilen kolları ile Karaisalı ve Tarsus’a bakan bölgeye yerleşir.
Cığcık köyü, 1865 yılında Bozdoğan aşiret beyi Muharrem Bey tarafından daha önce kışlağa indikleri tepelik bir alanda ve bir tarihi kilisenin harabelerinin yanında Cığcık köyünü kurdu. Ayrıca Bozdoğan aşiret beyi Muharrem Bey’in mezarı, Cığcık Köyünde bulunmuştur.
BOZDOĞANLI KOLLARI
1) Boy
2) Boz
3) Çığcık
4) Kesik
5) Keli
6) Kütük-Kütükçü
7) Sarı Ahmetli
8) Yozbaşı
Bozdoğan aşiretinin ünlü Cığcık kilimi ve Tokmaklı kilimleri vardır. (Bu kilimler Bozdoğanlı aşireti arasında yapılan en meşhur kilimlerdendir.) Bunları vaktiyle bir çiftinin 15 madeni liraya sattığı söylenmektedir. Bu kilim Bozdoğanlıların Cığcık köyünde çokça yapılmaktadır. Bir diğer kilim ise Seleser kilimidir. Bu kilimin dokuması uğursuz sayılmaktadır.
Aşirette bu kilim için şöyle bir de atalar sözü vardır:
“Seleser, gelmediği yere yel eser.”
Bazı kadınlar bu kilimi dokurken kurban bile adar. Ve bu kurban sayesinde uğursuz sayılan dokuma uğurlu hale getirilmeye çalışılır.
Bu arada şöyle bir temennide bulunurlar:
“Seleserin uğursuzluğu bize gelmesin, kurban karşılasın.”
Kilimlerin kenarlarındaki kenarlık süslerine “yelen” denilmekte ve bu yelenlere birkaç türlü isim konulmaktadır.
Aşiret oymakları bütün dokumalarında boyalarını kendileri hazırlarlar. Bitkisel bazı tesbitlerle kilim, halı, heybe ve çuvallarının ipliklerini dokumadan önce boyarlar.
Aşkar: Sarı ve kırmızıya boyanacak ipliklerin çabuk solmaması için boyadan önce yapılan işleme “Aşkar” ismi verilir. Aşkar işinde Maraş’tan geldiği söylenen Gök boya adında bir boya kullanılır. Her aşiret kadınında “İyi boya Kayseri’den gelir” düşüncesi vardır.
Boya ve aşkar yapılmasına ait edindiğim bilgileri kaydediyorum:
1- Sönmüş kireç kaynatılır, bu kireçli suya dokunacak ipler atılır, ipler bu suyun içinde 24 saat kalır, sudan çıkarıldıktan sonra bol ve akarsuda çok iyi yıkanır, kurutulur; böylece hazırlanmış olur.
2- Gök boya: Bundan sonra Maraş’tan alınan gök boya adamakıllı kaynatılır. Hazırlanmış ipler bunun içine atılır atılmaz gök boyanın içine bir miktar seğ (şap) katılır ve biraz daha kaynatılırken bu eriyiğe limon, nar herhangi başka ekşi su eklenir. Eğer ekşi bulunmazsa onun yerine birkaç damla kezzap damlatılır… (Bu aşkar yalnız kırmızı ve sarı boyaya boyanacak iplere mahsustur.) Ateşte kaynatılan bu kaba sarı veya kırmızı boya katılır. Hazırlanmış ipler eriyiğin içine atılır ve beş on dakika kaldıktan sonra çıkarılır, iyice yıkanır, böylelikle ipler boyanmış olur.
Dr.Tarih/Aytaç BOZKUYU
Töre Araştırma Derneği Başkanı
KAYNAKLAR
Devlet Arşivleri Daire Başkanlığı
TBMM Zabıtı Cerideleri
Aydın ili ve Yörükler; H.Şölen, Aydın 1945.
Anadolu’da Türk Aşiretleri, A.Refık, İstanbul l988
Aydın Oğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma, H. Aykın, İst. 1 946.
Ahkam Defteri, İ. Şahin, F.Emecan, TDAV.Y.
Anadolu’da Oğuz Boyları, H.Göktürk, C.l.Erz.l974,C.2.TDAV.Y. İST.1979
Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, İ. H. Uzunçarşılı, TTKY. Ank.1988